Çoğu kişi bir halt işlediğini düşünmez ama her nedense o çoğu kişi bir kazık yediğini düşünür. Kürt meselesinde işlediğim haltın ne olduğunu yediğim kazığı görünceye kadar bilmiyordum(!) veya bilmeye yanaşmak işime gelmiyordu(!).
İslam Devleti olarak ilan edilen ve fakat kısa bir müddet sonra sırat-ı mustakîmden uzaklaşmayı tercih eden Cumhuriyet kadrosunun aldığı kararlar ile tebarüz eden membaya kapitalizm himayesinde ajan elemanların girmesi, ardından ezilen halk milliyetçiliği tezviratıyla kapitalizmin ekmeğine yağ süren solcuların ayartması ve nihayet yetersiz ve sağlıksız ideoloji emzirmenin sonuçlarından olsa gerek modernist veya gelenekçi (benim gibi) İslamcıların da meseleye el atması Kürt meselesini besleyip büyüttü.
Kürt meselesi tezviratının kucaklamasına izin veren tahriklerin ayartmasıyla sahneye çıkan İslamcılar Şeyh Said’in, Seyit Rıza'nın, Dersim’in, Zilan’ın bilumum mazlumiyet dayanaklarının keşfiyle intaç edilen güya milli bilincin doruklarında zevklenmeye başladı.
Tabiiki bu dayanakların üzerindeki İslam bayrağını indirerek yerine veya indirmeden yanına demokrasi, insan hakları, tabii ve siyasi temel hak ve hürriyetler, bağımsızlık, özgürlük, halkların kardeşliği gibi ne dediği ne demediğinden müphem bayrakların asılması da ihmal edilmedi.
Bir diğer adı Anti-Türkiyecilik olan Amerikancı olmak Kürt meselesinde bir yer işgal etmenin şartıydı. Türkiyeci olmak için verilen izin ise İslamsızlık şartına bağlıydı. Çünkü İslamsız Türkiye Amerika için yıkılmış bir Türkiye'den yeğdir. Amerikancı olmak kapitalist Amerikan hegemonyasının karakol bekçileri, en iyimser haliyle kapitalist Amerikan hegemonyasının bayi devletçikleri olmak demekti.
İlla Türkiye'yi küfürle itham edeceğim diyenler anlasın diye söylemiyorum, kendi payıma düşen günahların istiğfarı için diyorum ki Türkiye'nin kapitalist Amerikan küfründe işgal ettiği yer gezegenimizin galaksimizde işgal ettiği yerden daha büyük değildir. Buna karşın insan için yaşama imkânı yalnızca gezegenimizde mevcuttur.
İslam Devleti olarak ilan edilen ve fakat kısa bir müddet sonra sırat-ı mustakîmden uzaklaşmayı tercih eden Cumhuriyet kadrosunun aldığı kararlar ile tebarüz eden membaya kapitalizm himayesinde ajan elemanların girmesi, ardından ezilen halk milliyetçiliği tezviratıyla kapitalizmin ekmeğine yağ süren solcuların ayartması ve nihayet yetersiz ve sağlıksız ideoloji emzirmenin sonuçlarından olsa gerek modernist veya gelenekçi (benim gibi) İslamcıların da meseleye el atması Kürt meselesini besleyip büyüttü.
Kürt meselesi tezviratının kucaklamasına izin veren tahriklerin ayartmasıyla sahneye çıkan İslamcılar Şeyh Said’in, Seyit Rıza'nın, Dersim’in, Zilan’ın bilumum mazlumiyet dayanaklarının keşfiyle intaç edilen güya milli bilincin doruklarında zevklenmeye başladı.
Tabiiki bu dayanakların üzerindeki İslam bayrağını indirerek yerine veya indirmeden yanına demokrasi, insan hakları, tabii ve siyasi temel hak ve hürriyetler, bağımsızlık, özgürlük, halkların kardeşliği gibi ne dediği ne demediğinden müphem bayrakların asılması da ihmal edilmedi.
Bir diğer adı Anti-Türkiyecilik olan Amerikancı olmak Kürt meselesinde bir yer işgal etmenin şartıydı. Türkiyeci olmak için verilen izin ise İslamsızlık şartına bağlıydı. Çünkü İslamsız Türkiye Amerika için yıkılmış bir Türkiye'den yeğdir. Amerikancı olmak kapitalist Amerikan hegemonyasının karakol bekçileri, en iyimser haliyle kapitalist Amerikan hegemonyasının bayi devletçikleri olmak demekti.
İlla Türkiye'yi küfürle itham edeceğim diyenler anlasın diye söylemiyorum, kendi payıma düşen günahların istiğfarı için diyorum ki Türkiye'nin kapitalist Amerikan küfründe işgal ettiği yer gezegenimizin galaksimizde işgal ettiği yerden daha büyük değildir. Buna karşın insan için yaşama imkânı yalnızca gezegenimizde mevcuttur.
Yorumlar
Yorum Gönder